18 Nisan 2018 Çarşamba

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü 24. Hafta

Sura Hart ne diyor?

Öğrenciler için işbirliği içinde çalışmak şaşırtıcı derecede doğaldır.
Nasıl etkileşim kuracaklarına dair yeni seçimleri ve becerileri olunca, endişeleri duyulduğunda ve ihtiyaçları karşılandığında; birlikte çalışmanın, birlikteliğin en keyifli hali olduğunu anlarlar.


Öğrencilerinizi birlikte işbirliği içinde çalışırken izleyin. Heyecanın ve doğaçlama yürüyen problem çözme süreçlerinin farkına varın. Karşılıklı alışverişin ritim ve akışının sahip oldukları iletişim becerilerine bağlı olarak ilerleyişini fark edin.


Ben ne düşünüyorum?

Bediz bu haftanın ön yazısında tam da bağlamını kurmak istediğim şeyden bahsetmiş. Okuyunca kalbim çarptı. Kısa bir alıntı yaparak başlamak istiyorum yazıma.

"Özellikle küçük yaştaki çocukların doğayla uyumu ve bütünlüğü bizlerden çok daha kuvvetli. Pek çok becerileri doğuştan geliyor ve henüz bu beceriler bir kenara atılmamış. Bu becerilerin kıymetini bilip onların parlatıp yeşertmek bizim elimizde. Çocuklarımızla birlikte biz de kendimizde aynı becerilere çalışıp topluluk olmanın, birlikte çalışıp üretmenin keyfini hatırlayabiliriz."

Çamtepe'de her gün gördüğüm, çocukların doğayla uyumu. Algılarının açıklığı, döngüleri ve sistemleri kavrayış hızları ve bunlara uyumlanma çabaları... Bu beceriler kesinlikle içlerinde var. Ancak süreç halinde ne geldi hepimizin başına da böylesine kopardık bağlarımızı? Cevaplar içimizde birer yara olarak kalmış olabilir. Ancak yapmamız gereken sahiden bu becerileri yeşertmek. Bunun için doğada, anın farkında olmak, bu anları çocuklarla paylaşmak çok değerli. 

Çocukların topluluk halinde, istedikleri gibi zaman geçirdikleri süreçleri izliyorum bazen. Yüzüme bir tebessüm konuyor hemen. Öylesine bir ahenk oluyor ki orada; birbirlerini gözetmeleri, ifade ediş şekillerinin çeşitliliği, üretme hevesleri her an bir öğrenme insana.  


Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?

İşbirliği yaptığımız ne çok an var, bu konuya odaklanınca görüyorum. Çocukların zaten doğasında var bu birlik hali. Bu yüzden seviyorum parklarda oynayan çocukları izlemeyi. Daha orada tanışıp kendi hikayelerinde dünyayı kurtarma inancıyla kamyon kamyon kumu bir yerden bir yere taşımayı görev bilen çocukların işbirliği hali... Vızır vızır çalışıyorlar. Eğer gerçekten ihtiyaçları da karşılanmış haldeyse kimse bölemiyor akışı. Oyun bu, mutlaka bir problem çıkıyor. Onu ele alış şekillerinden, ortaya atılan cümlelere kadar çok şey öğreniyorum. 

Şu halimde de çocuklardaki kamyonlara kum doldurma heyecanını paylaşabildiğim insanlarla işbirliği yapmayı seviyorum. O zaman fark ediyorum akışı. Birlikte çalışıyoruz ancak arada engel yok. Ortak bir derdimiz var evet, farklı işler yapıyoruz belki ancak uyum içinde. Bunu en son Öğretmen Köyü'nde Bbom okulları buluşmasında birbirimize oturum sonraları geribildirim verirken hissettim. Başka haftaya kalsın. 

x

Çocukların geri bildirimleri neler?

Çamtepe'ye dönüyorum bir bakıyorum, işbirliği ne çok tekrarladığımız bir şey olmuş. Planladığım süreçlerin dışında da bir o kadar ihtiyaç çıkıyor aslında birlikte yapabileceğimiz. Yaşantıya dair ortaya çıkan eksiklere dair işbirliği yapan çocukları izlemeye, aralarındaki akışa ortak olmaya doyamıyor insan. 
Minder kılıflarının değişmesi, ormandan kozalak toplanması, meyvelerin götürülmesi, kütüphanenin toplanması, oyuncakların kutuya konması, kuru otların toplanması, odunların dizilmesi...
Bunun gibi daha ne çok şey vardır, birlikte dört elle sarıldığımız. İlk zamanlar birlikte iş yaparken ne kadar sürede yaptığımızı, böyle olunca daha çabuk bitirdiğimizi, birlikte çalışmaktan keyif alabileceğimizi, işbirliğinin daha eğlenceli bir şey olduğunu, doğada da pek çok örneğinin olduğunu vurguluyordum. Çocuklardan da kısa sürede şu cümleleri duymaya başladım: "Şimdi bunları birlikte toplarken aynı zamanda konuşuyoruz, böyle daha keyifli oluyor hep birlikte değil mi?", "Birlikte iş yapınca işbirliği oluyor bu değil mi, bak işbirliği yaptık öğretmeniiim!", "Tek başıma bitiremezdim bunu şarkı bitene kadar, birlikte olunca şarkı bitmeden yaptık." 


Bu örnekler aslında çoğalır gider. Ancak benim işbirliği konusunda bir ricada bulunmadan çocukların kendi istekleriyle başlattıkları süreçler var ki asıl gözlemlemek istediğim, devamı gelsin diye beklediğim anlar onlar. Kendilerini kaptırdıkları bir etkinlikte aradan çekilerek onların birbirlerine yardım etmelerini izlemek şahane bir doğa olayı gibi bir şey bana :)

*Fotoğraf şu sıralar kütüphaneye yuva yapan kırlangıçlar. İşbirliğinin en güzel hallerinden onların tatlı kıpırtısı da.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?

"İşbirliği, iletişim, birlikte çalışmak, etkileşim, heyecan, doğaçlama, problem çözme süreçleri, ritim ve akış" 
Bu kelimeleri Sura'nın cümlelerinden seçip çıkardım. Art arda okuduğumda beni öylesine heyecanlandırıyor ki. Peki neden heyecanlanıyorum? diye dönüp içime baktım. 
Tek kelime: "umut" sanırım. İnsan ilişkilerinin bu kadar çıkmazda, ülke şartlarının ise böylesine çatışma ortamında olduğu şu günlerde bu kelimeleri boncuk gibi ipe dizmek, sürekli yanımda gezdirmek istiyorum. 
Bu kelimelerin tadına her gün bakabildiğim, çocuklarla paylaştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder