6 Mart 2018 Salı

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü 18. Hafta

Sura Hart ne diyor?
Öğrencileri dikkatle dinlemek onların dediklerine değer verdiğimizi ve onları ciddiye aldığımızı gösterir. Dinlemek öğrencilerin anlayış, bağlantı ve güven ihtiyaçlarını karşılar.
Eğer bir sınıfta tek bir değişiklik yapabilecekseniz, daha fazla dinlemek belki de yapabileceğiniz en önemli değişikliktir.  Herhangi bir gün, ne kadar konuştuğumuza ve ne kadar dinlediğinize dikkat edin.

Zamanın yüzde kaçını konuşmaya, yüzde kaçını dinlemeye ayırıyorsunuz?

Ben ne düşünüyorum?
Bu hafta bana 12. haftayı hatırlattı geçen haftada olduğu gibi.
“Bir öğretmen olarak, çocukların birbirini dinlemeleri için uzun uzun planlar hazırlayıp etkinlikler yapabiliriz pek tabii. Ancak asıl göz önünde bulundurmamız gereken bizim çocukları can kulağıyla dinleyebildiğimiz anlar bence. Çocukların duyulduğunu görebildiği, değerli hissettiği kısa ama mühim anlar…
Öğretmenler gün içinde anlatmaktan çok dinliyor bence. Özellikle kalabalık bir sınıfsa kısacık bir anda dahi hızla yağan yağmur taneleri gibi aynı anda onca fikirle karşılaşılabiliyor.”

Dinleme konusunda geçen hafta yüzdüğüm sulardayım. Sindire sindire de açılıyorum ileriye doğru.
Bu hafta görüyorum ki konuşma ve dinleme dengesini göz önünde tutarak düşünmek kendimize geri bildirim verebilmek açısından iyi bir seçenek…


x

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Çocuklarla geçirdiğim süreçleri “dinleme” etrafında düşünürken yaptığımız birçok şeyin buna dayandığını görüyorum. Birbirimizi dinlemediğimiz anlarda da kendimizi, çevremizi dinler haldeyiz… Her an kayıttayız duyularla aslında.
Sınıfta dinleme dengesini sağlayabilmek için ise buna ayrılan ortak bir zaman öğretmen için kolaylaştırıcı olabiliyor.
Çemberlerin ne çok dokunduğu yer varmış. Dinleme de bunların başında geliyor.

Çocukların geribildirimleri neler?
Çocuklar daha çok dinlediğim mi yoksa konuştuğum mu konusunda anında geribildirim veriyorlar. Örneğin bir konu üzerinde fazla konuştuysam, kendi açımdan öğreteyim kaygısıyla da derinleşmek istiyorum belki; ancak çocuklar alakasız bir konuda sorular sormaya başlayabiliyor, pat diye sıkıldıklarını dile getiriyor. Bu iyi bir şey. Yetişkin dünyasında “Acaba şimdi onu sıkıyor muyum bu anlattıklarımla?” diye düşünürken, çocuk dünyasında buna gerek kalmıyor. Çünkü yaptığın şeyin çocuk tarafından nasıl görüldüğü ayna gibi karşında oluyor çoğu zaman. Net, temiz ve gerçek.

Dinlemeye ayırdığım vakitlerin geribildirimleri ise çocukların bir şeyler paylaşmaya dair iştahıyla çarpıyor gözüme. Gerçekten duyulduklarını düşünmeseler benimle bu kadar çok şey paylaşırlar mıydı? Pek sanmıyorum.

Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?
Bu konuda önüme koyduğum şey aslında sınıfa dair bir uygulama olmayacak. Dinleme ve konuşma dengesini göz önünde bulundurmayı kendi hayatımda deneyeceğim.
Çıkmaza giren ilişkileri bir de bu süzgeçten geçirdiğimde neler olacağını merak ediyorum.
Bazen karşı taraf “kırılmasın” diye sürekli dinler halde oluyorum. Belki de bazen ipin ucunu kaçırıp karşı tarafı duymadan konuşuyorum habire.

Hayat bir denge işi kesinlikle. Duyduğun da konuştuğun da terazide ortak paydada buluştuğunda daha sağlıklı iletişim kurulabileceğine inanıyorum.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Bu haftaya bir kutlamam var. Çevremdeki ebeveynlerden ve öğretmenlerden bloga ve paylaşımlarımıza dair çok güzel geribildirimler aldım. Çocukla Barış’ın isminin yayılıyor oluşu beni çok mutlu ediyor. Bu ismin farklı coğrafyalarda, farklı insanların ağzından güzel kelimelerle dökülüyor oluşu büyüleyici bir etki.

Ayrıca Öğretmen Köyü’müze de bir geribildirim çağrısında bulunduk. Bu hafta da onun toplantısı olacağı için heyecanlıyım. Takip eden arkadaşlardan duyacaklarımız eminim bundan sonrası için de güzel fikirler verecektir bize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder