12 Aralık 2017 Salı

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü 9. Hafta

Sura Hart ne diyor?
Temel, evrensel insan ihtiyaçlarından biri kendinin ve başkalarının iyiliğine katkıda bulunmaktır. 
Bir eğitimci olarak her gün bir sürü katkıda bulunuyorsunuz. Akademik "başarı" bu kadar çok vurgulanırken, yaptığınız duygusal katkılara da gereken değeri verdiğinizden emin olun. Bazen öğrencilerinizin sahip oldukları potansiyele ulaşma becerilerini geliştirme konusunda en çok işe yarayan katkılar, görünüşte en küçük olanlardır.

Kendinize zaman ayırın ve öğrencilerinize, çalışma arkadaşlarınıza ve ebeveynlere yaptığınız katkıları bir not defterine yazarak fark edin. Bağlantı kurduğunuz o kısacık anları; öğrencinizi can kulağı ile dinlemek, ona mevcudiyetinizi sunmak için kendi duygu veya ihtiyaçlarınızla bağlantı kurduğunuz zamanları fark edin.  Başarılarınızın izini sürün ve her başarınızı kutlayın.  

Ben ne düşünüyorum?
İlk haftaki günlüklere bu şekilde giriş yapmıştım. Sınıfta “akademik başarı”dan önce “duygusal” alanda attığımız adımlar bizi başta “geri kalıyorum” hissiyle endişelendirse de çocukların bu alandaki kazanımları akademik başarılarını da hızlandırıyor gördüğüm kadarıyla. Farklılıklarıyla bir araya gelen çocuklarla toplu yaşamaya, paylaşmaya, dayanışmaya çalışırken odağımızı gün içinde uygulamamız gereken müfredattan biraz daha can kulağı ile dinlemeye, duygu ve ihtiyaçlara verebilirsek akademik süreçlerin de çok daha kolay geliştiğini görebiliriz. Çünkü sadece “öğretmek” için yokuz mesleğimize yakıştırılan isim gibi. Öğreniyoruz birlikte. Karşılıklı bir bağ kuruyoruz. Ve tüm bu uzun okul hikayelerinin temelini de bağlantı kurduğumuz o değerli anlar oluşturuyor bana kalırsa. 

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Bazen öğrencilerinizin sahip oldukları potansiyele ulaşma becerilerini geliştirme konusunda en çok işe yarayan katkılar, görünüşte en küçük olanlardır.” Sura’nın bu tespitinin örnekleri benim çocuklarla en çok yapmayı sevdiğim şeyleri içeriyor. Bizim yetişkin dünyamızda, hızlı hayatlarımızda ufacık tefecik görünen şeyler çocukların anda kalan, yavaş hayatlarında kocaman değişiklikler yaratabiliyor. Burada da “geri bildirim”in değeri öne çıkıyor. Güçlü oldukları bir konuda sürece dair bir geri bildirim verdiğimizde değişim hızlanıveriyor. Görünüşte küçücük bir cümle, becerileri geliştirmede en büyük adımı atmamızı sağlıyor. “Geri bildirim nasıl verilir, yolları nelerdir?” ayrı bir konu, üzerinde yazıp çalışmamız gereken. Son dönemlerde aldığım geri bildirimler gösteriyor ki devamlı geri bildirim vermeye çalışıp buna kafa yoruyorum J Çünkü kendi süreçlerimde de önemli bir yerde duruyor geri bildirim. Çalışırken yaşadığım problemlere çözüm oluyor, olumlu olanı süreci hızlandırıyor. Önümüzdeki haftalarda ayrıntılı olarak üzerinde düşünüp konuşabiliriz umarım.

Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?
Yazının bu bölümüne kadar Sura’nın söylediklerinin farkında olduğumu ve bunları göz önünde bulundurmaya çalıştığımı fark ettim. Ancak görüyorum ki devamında gelen öneriyi hala hayata geçirememişim.
Kendimizi ya da başkalarını kutlamayı sürekli atlıyoruz. Eksik bir şey olduğunda bu hızlıca içimizi kemirip gece uykularımıza mal olurken, “bugün de şunu ne güzel yaptım” diye uyuyamadığımız pek olmuyor sonuçta. Odağımızı olumsuz şeylerden yolunda gidene, bizi güçlendiren şeye yöneltmeliyiz.
“Başarılarınızın izini sürün ve her başarınızı kutlayın.” diye bitiyor yazı. Geçtiğimiz yıl öğretmen arkadaşlarımla “kutlama çemberleri” yapıyorduk yine şiddetsiz iletişimde öğrendiğimiz kadarıyla. Ve o çemberlerden bambaşka ayrılıyorduk. Ufak tefek gibi görünen güzel şeyler art arda geldiğinde boncuk gibi ipe diziliyordu. Biz de yetersizlik duygusuyla yanıp kavrulmaktansa eksik olanların farkında olup başarılarımızı kutluyor, daha keyifle çalışmaya devam ediyorduk.

Şu an bunu gerçekleştirebileceğim bir ekiple çalışmıyorum maalesef. Çocuklarla tek başımayım. Ancak not defterine bu katkıları not etmek harika bir fikir.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Bu haftaki değerlendirmem farklı bir konuda olacak. Kendi günlüğüme sayfalarca yazdım ancak burası için kısa bir paragraf ayırmam gerek diye düşündüm. Beni 2-3 gün için bile olsa kilometrelerce öteden yollara düşürüp daha önce hiç gitmediğim bir şehre götüren de “Çocukla Barış”a olan inancım. Daha önce sadece içsel motivasyonum ve inancımla bu kadar uzun süren ve emek isteyen bir iş yapmamıştım. Bunun için süreci devam ettirme irademizi ve bir araya gelebilme çabamızı kutlamayı atlamamak gerek sanırım :)
Günlüklerde 9. Haftaya gelmişken gidip sınıf ortamlarında bu hikayeleri paylaşmak, hikayenin özneleri olan çocuklarla tanışmak, Gülesra ve Özenç’le öğretmenler odasında vakit geçirmek o kadar iyi geldi ki, birlikte olduğumuz son gece yaptığımız toplantıda daha yeni işler koyduk önümüze. Bu süreci daha ayrıntılı yazabilmek için burada kessem iyi olur :)  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder